Son günlerin en çok konuşulan konularından biri, Hatay Valimiz Sayın Mustafa Masatlı ile ilgili değerlendirmelerdir. Bu yazıda dile getireceklerim tamamen şahsi kanaatimdir.
6 Şubat depremlerinin hemen ardından, yıkımı en derin ve en ağır şekilde yaşayan şehrimize gelen Sayın Valimiz, o günden bugüne kadar insanüstü bir gayretle Hatay için koşmuştur. Enkazdan umuda uzanan bu zorlu süreçte, yalnızca bir bürokrat değil; sokakta, caddede, konteyner kentte, köyde, mahallede şehrin her noktasına hâkim bir yönetici profili ortaya koymuştur.
Bugün Hatay, sadece binalarını değil;
insanını,
dini mekânlarını,
tarihi dokusunu,
anılarını ve hafızasını
kaybetmiş bir şehirdir.
Böylesine derin bir travmayı yaşayan bir kentin yönetimi, sıradan bir idarecilikle değil; şehri tanımakla, insanını bilmekle ve acıyı bizzat yaşayarak anlamakla mümkündür. Sayın Masatlı, bu şehrin ruhunu artık bilen, Hatay’ın yaralarını ezbere tanıyan bir yöneticidir.
Hatay hâlâ ayağa kalkma mücadelesi verirken, olası bir görev değişikliğiyle şehre atanacak yeni bir valinin şehri tanıma süreci, kaçınılmaz olarak zaman kaybı doğuracaktır. “Hayırlı olsun” ziyaretleri, tanışma toplantıları, sahayı öğrenme süreci…
Bu kaybedecek ne zamanı ne de sabrı olan bir şehirde yaşıyoruz.
Hatay’ın bugün ihtiyacı olan şey;
istikrardır,
devamlılıktır,
sahaya hâkim bir yönetim anlayışıdır.
Bu nedenle kanaatim odur ki; Valimiz Sayın Mustafa Masatlı’nın görev süresinin uzatılması, Hatay’ın toparlanma süreci açısından son derece önemlidir. Bu şehir, onu tanıyan, onun acısını bilen ve gecesini gündüzüne katarak çalışan bir valinin yönetiminde yoluna devam etmelidir.
Hatay hâlâ ayağa kalkıyor…
Ve bu yürüyüşte, yolu bilen bir rehbere ihtiyacı var.

