Asrın felaketi olarak anılan 6 Şubat depreminin ardından büyük yıkıma uğrayan Antakya, yeniden ayağa kalkma mücadelesini sürdürürken, bu sürece katkı sunan isimlerden biri de demiri sanata dönüştüren zanaatkâr Edip Bağdatlı oldu. Usta ellerinden çıkan, estetikle sağlamlığı buluşturan devasa el işçiliği kapılar, hem geçmişin izlerini taşıyor hem de geleceğe umutla bakmamıza vesile oluyor.
Yıllardır memleketin dört bir yanına zarafet ve güven kazandıran Edip Usta, sadece demir işçiliğiyle değil, aynı zamanda ortaya koyduğu sanat anlayışıyla da takdir topluyor. Depremin yerle bir ettiği birçok yapının arasında onun yaptığı demir kapılar dimdik ayakta kaldı. Bu durum, hem yaptığı işin kalitesini gözler önüne serdi hem de ona duyulan güveni daha da artırdı.
Geleneksel sanat ile modern mimarinin zarif bir buluşmasını yansıtan Edip Bağdatlı’nın eserleri; camilerden kiliselere, tarihi konaklardan butik otellere, özel villalardan kamu binalarına kadar birçok yapıda yer alıyor. Her bir parçası sabırla işlenen, özenle tasarlanan bu kapılar yalnızca bir giriş değil; aynı zamanda mekanın ruhunu da taşıyor.
Antakya’nın yeniden inşa sürecinde simgesel bir değer kazanan bu özel tasarımlar, sanat ve emeğin birleşiminden doğan kalıcı izler bırakıyor. Kadim şehir, Edip Bağdatlı’nın eserleriyle yeniden can buluyor.
Yaklaşık 450-500 yıllık bir aile geleneği olan demircilik mesleğini sürdüren Edip Usta, yaptığı işe duyduğu tutkuyu şu sözlerle dile getiriyor:“Eserlerimi hiçbir çıkar gözetmeksizin aşkla yaptığımı söylemek isterim. Bu mesleği aşkla yaptığım için duramıyorum; çizim yapıyorum, çalışıyorum. İnsanlar yaptığım işten memnun oldukça, mutlu oldum ve çalışmaya devam ettim. 6 Şubat depremi hepimizde büyük kayıplar yarattı. Ama ben hep buradaydım. ‘Benim de yapabileceğim bir şeyler olur’ düşüncesiyle Antakya’dan hiç ayrılmadım. Bir ömür verdiğim atölyem yıkıldı. Şimdi onu toparlamak için büyük bir çaba harcıyoruz. İnşallah kısa zamanda yine eski günlerdeki gibi olacağız.”
Hatay Valiliği ve AFAD tarafından kendisine tahsis edilen Kültür Sanat Çarşısı’ndaki geçici atölyesinden çalışmalarını sürdüren Edip Bağdatlı, yaptığı her işin geleceğe bir iz bırakması için çabalıyor:“Bizim derdimiz bir şey yaptığımızda onun geleceğe kalması. Benim değil, yaptıklarımın anlatılası olsun isterim. İnsanoğlu fanidir ama eserler kalıcıdır. Her insan bir şey bırakıp gitse, memleket ihya olur.”
Sanatını bir sorumluluk, eserlerini ise birer emanet olarak gören Edip Bağdatlı, Antakya’nın yeniden doğuşuna demirden umutlar katmaya devam ediyor.