Bir ‘Garip’ Cumhuriyet…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin henüz Cumhuriyeti ilan ettiği yıllarda, Atatürk’ün isteğiyle Yunus Nadi tarafından 7 Mayıs 1924’te yayımlanmaya başlanan Cumhuriyet Gazetesi, yeni Cumhuriyet’i anlattı.

-1924–1945: Kuruluş Yılları ve Tek Parti Rejiminin Basın Aleti

Türkiye’nin henüz cumhuriyeti ilan ettiği yıllarda, Atatürk’ün isteğiyle Yunus Nadi tarafından 7 Mayıs 1924’te yayımlanmaya başlanan Cumhuriyet Gazetesi, yeni Cumhuriyet’i anlattı. İlk yıllarda aslında tam da Mustafa Kemal Atatürk’ün hayal ettiği gibi bir milli mücadele yayın organı oldu. Bu durum sadece içerde vatandaşı aydınlatmakla kalmadı. Yurt dışında da manipülasyon ve farklı operasyonların da önüne geçecek gerçek bilgilerin sunulması ve yayılması noktasına büyük hizmet verdi.

Ancak yıllar sonra , kendini tarafsız basın olarak tanıtsa da aslında CHP kurucu kadrolarının ideolojik propagandasını yürüttü . Bunu bazı başlıklar altında şöyle toplayabiliriz:

Kurumsal doğuş : Gazete, Ankara’dan İstanbul’a taşınarak, hilafetçi kesimlere karşı konumlanmak üzere doğrudan devlet himayesiyle ortaya çıktı. Bilgiye dayalı değil ideolojik bir çizgiyle yol aldı.

Elitist dili: Anadolu halkı “cahil kitle” olarak aşağılandı; çok baskın olan ‘aydınlanmış birey’ idealine uygun olmayanlar medyada görünmeye bile layık görülmedi.

Tek sesli yayın: Tek parti döneminin fikir çeşitliliğini bastıran yaklaşımı, alternatif muhalefet hareketlerine akademik ya da toplumsal düzeyde yer vermeyerek pekiştirildi.

Haber ajansının da kurulması bu filtreli ideolojik yapıyı destekledi. Gazete, bağımsız medya değil, cumhuriyet ideolojisinin uzun süren propagandası haline geldi.

1945–1980: Çok Partili Düzen, Soğuk Savaş ve Darbeler

Çok partili hayata geçilen bu dönemde diğer gazeteler gibi Cumhuriyet de rekabet etmek zorunda kaldı. Ne var ki, modern göründüğü kadar çoğulcu değildi.

DP karşıtlığı: Halkın desteğini alan Demokrat Parti, gazete tarafından aşağılayıcı dille, “irtica ile flört eden muhafazakârlar” olarak damgalandı.

Sol çoğulluğa mesafe: 1960’ların sosyalist hareketi, ilerici gibi görünen Cumhuriyet’te bile düşmanca bir dille tanıtıldı.

Darbelere tolerans: 1960, 1971, özellikle 1980 askeri müdahaleleri öncesi-müdahelesi sırasında demokrasi adına değil “istikrar”, “düzen” söylemleri desteklendi.

Bu süreç, aydınlanmayı merkeze koymuş gibi görünmesine rağmen ideolojik homojeniteyi koruyan kısıtlı bir medya anlayışı içeriyordu

1980–2000: Darbe Sonrası ve Kürt Meselesi

12 Eylül darbesi sonrası yeniden yapılanan medya ortamında, Cumhuriyet, “laikliğin bekçisi” görünümünü sürdürdü ancak eleştiri alanı oldukça sınırlıydı.

Sistem içi muhalefet: Sol düşünceden çok “laik düzeni savunan” tavır benimsendi; daha geniş demokrasi iddiası zayıftı.

Kürt sorununa yaklaşım: 1990’lar boyunca Kürt kimliği büyük çoğunlukla “terör” başlığı altında işlendi; hak temelli yayın kısıtlıydı.

İç kopuşlar: Yenilenme isteyen yazarlar ve genç kadrolar marginalize edildi; kurumsal refleks eski diskurla devam etti.

Bu dönem ‘gerçek muhalefet’ söylemini benimsemek yerine, temelde statükonun devamına hizmet eden bir çizgi izlendi.

2000–2025: AKP Dönemi, Açılım Arayışları ve Kimlik Krizi

AKP iktidarı döneminde, Cumhuriyet yeniden sahneye çıktı ama refleksleri geçmişin karanlık çizgilerine sıkıştı.

Seküler panik yayıncılığı: AKP eleştirileri haklı olsa da felaket tellallığına dönüştü; acil demokrasi alarmı çoğu zaman abartılı anlatıma sebep oldu.

Can Dündar dönemi: 2015’te Dündar’ın genel yayın yönetmenliğiyle MİT TIR’ları haberi yayınlandı, ardından kovuşturma, tutuklama ve devlet-çemberiyle karşılaştı . Dündar’ın ayrılmasıyla birlikte gazete tekrar eski elitist Kemalist çizgisine döndü.

Kimlik erozyonu: Ne tamamen muhalefet ne de nazik bir uzlaşmacı; her iki tarafta da statüsü tartışmalı hale geldi. Okur kitlesi eridi, etkisi sınırlı kaldı.

Bugün Cumhuriyet, ne geçmişin otoriter Kemalizmini ne de çağdaş demokrasi taleplerini tam olarak temsil edebiliyor. Politik olarak parçalanmış, söylemsel olarak fossile dönmüş durumda.

Bu dört dönemlik kronoloji, Cumhuriyet Gazetesi’nin ideolojiyle medyayı nasıl ördüğünü, özellikle toplumu ne zaman temsil ettiğini ne zaman dışladığını gözler önüne seriyor. Aslında iddia şudur: “İlericilik” kisvesiyle sunulan bu gazete, çoğu zaman statükonun taşıyıcısı olarak kaldı ve demokratik çoğulculuğu yalnızca kendi sınırları içinde savundu.

Devamı Gelecek..

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.