BENİM BAHTSIZ MEMLEKETİM HATAY..
Ne acılar yaşadık, ne yıkımlar gördük… Daha birinin izleri silinmeden yenisiyle sarsıldık. Depremlerle yıkıldık, sellerle boğulduk, şimdi de ormanlarımız yanıyor. Ağaçlarımız, kuşlarımız, hayvanlarımız… ve onlarla birlikte umutlarımız da küle dönüyor.
Ama tüm bu felaketlerin ortasında insanlık da kendini yeniden gösteriyor. Yangınla mücadele edenlerin teriyle, evini terk etmek zorunda kalanların gözyaşında, bir mesajla başlayan dayanışmada yeniden filizleniyor insan olmanın en saf hali.
Sosyal medyada dolaşan o mesajlar bir ev değil sadece, bir yürek açıyor:
“Evimiz, evini terk eden herkese açıktır.”
Bu cümledeki ev sadece dört duvar değil. İçinde merhamet var, vicdan var, kardeşlik var… Dayanışmanın en sade ama en güçlü hali var. İşte biz bu yüzden Hataylıyız. İşte biz bu yüzden aynı sofrayı bölüşmeyi biliriz. Çünkü biz biliriz ki ateş düştüğü yeri değil, hepimizi yakar.
Gözlerimizin önünde ormanlarımız yanarken biz yine de birbirimize sarılmayı başardık. Kimi hortumla, kimi dua ile, kimi de sadece kapısını açarak bu yangına karşı bir şey yaptı. Çünkü biz ateşi sadece suyla değil, sevgiyle de söndürmeye çalıştık.
Alevlerin ortasında bile büyüttüğümüz bir şey var: Kardeşlik.
Ve bu kardeşlik, rüzgârın yönüyle değişmeyen tek şey olarak kaldı. Yangının yönü değişti belki ama bizim gönlümüzün yönü hep insana dönüktü.
Bugün ormanlarımız yanıyor. Ama biz yeniden yeşereceğiz. Belki bir ağaç gibi tek tek, belki bir orman gibi hep birlikte.
Yeter ki biz bizden vazgeçmeyelim.