6 Şubat depreminin ardından yaşanan büyük yıkım, bir kez daha doğal afetlerin kaçınılmaz olabileceğini, ancak hazırlıksızlık ve plansızlığın büyük bir felakete yol açabileceğini gözler önüne serdi. Antakya Çevre Koruma Derneği, bu gerçeği dikkate alarak önemli bir adım atarak, Asi Çevre Vizyon Planı’nı hayata geçirdi. Bu plan, sadece binaların ve yolların yeniden inşasını değil, daha güvenli, adil ve doğayla uyumlu bir yaşamın yeniden kurulmasını hedefliyor.
Asi Çevre Vizyon Planı Nedir?
Asi Çevre Vizyon Planı, bilim insanları, yerel halk, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte hazırlanan, doğayla uyumlu, güvenli ve sürdürülebilir bir yaşam için bir yol haritasıdır. Plan, Asi Nehri Havzası’nın ekolojik hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak, iklim krizine ve olası afetlere karşı sürekli yenilenen bir strateji sunmaktadır. Bu belgede, çevresel analizler, haritalar ve ekolojik veriler kullanılarak, doğa ve insanın uyum içinde yaşayabileceği bir gelecek tasarlandı. Asi Nehri ve çevresindeki doğal mirası koruyarak, afetlere karşı dayanıklı bir toplum oluşturma hedefleniyor.
Planın Özellikleri ve Önemi
Asi Çevre Vizyon Planı, mevcut Çevre Düzeni Planları’ndan farklı olarak, yalnızca teknik bir rehber değil, aynı zamanda stratejik, katılımcı ve bütüncül bir yaklaşımı benimsemektedir. Bu, planın yaşayan bir belge olduğu anlamına gelir ve çevresel, sosyal ve kültürel unsurları bir arada ele alır. Toprağın, suyun, havanın, canlıların ve insanların uyum içinde yaşayacağı bir geleceği inşa etmenin yolu olarak bu plan, toplumların afetlere karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olacak politikalar ve projeler önermektedir.
Asi Nehri ve Taş Ocakları: Doğal Dengenin Korunması
Asi Çevre Vizyon Planı, özellikle iki önemli çevresel tehdit üzerine odaklanıyor: taş ocakları ve Asi Nehri. Deprem öncesi 22 olan taş ocaklarının sayısı, hızla 150’yi aşmış durumda. Bu ocakların çevresel etkileri, bölgedeki su yollarını, mağara sistemlerini ve doğal dengeyi ciddi şekilde bozuyor. Ayrıca, toz salınımı nedeniyle bölgedeki solunum yolu hastalıkları artmış durumda. Bu sorunların çözülmesi için taş ocakları, su kaynakları ve yerleşim alanlarından uzaklaştırılmalı ve bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Asi Nehri, tarihsel olarak bölgenin ekolojik ve ekonomik hayatının temel kaynağı olmuştur. Ancak aşırı su kullanımı ve artan kirlilik, nehrin sağlığını tehdit etmektedir. Asi Nehri’nin sürdürülebilir yönetimi için kirlilik kaynaklarının tespiti, su kalitesinin düzenli izlenmesi ve ekolojik dengeyi sağlamak amacıyla
doğa temelli çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Nehrin, Antakya’nın yeşil kalbi olarak bir şehir parkı niteliğinde restore edilmesi hedeflenmektedir.
Çevre Vizyon Planı: Geleceğe Bir Miras
Asi Çevre Vizyon Planı, sadece Antakya için değil, tüm Türkiye ve dünya için örnek teşkil edecek bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Hem çevresel hem de toplumsal anlamda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek amacıyla Antakya Çevre Koruma Derneği, Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği ve ASIST (Asi-İstanbul Sivil Toplum İnisiyatifi) gibi önemli sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmaktadır.
Bu kapsamlı ve bütüncül yaklaşım, daha güvenli, sağlıklı ve doğayla uyumlu bir gelecek kurma yolunda önemli bir adım olup, diğer yerel ve ulusal çalışmalar için ilham kaynağı olabilir.
Destekçiler ve İşbirlikçiler
Bu projeye destek veren kurumlardan bazıları şunlardır:
Turquoise Coast Environment Fund – Turkey
Conservation Collective
Turkish Philanthropy Funds
Mozaik Foundation
Sivil Toplum için Destek Vakfı
Sonuç olarak, Asi Çevre Vizyon Planı, bir daha benzer felaketlerin yaşanmaması için doğru bir şekilde planlama yapılması gerektiğini, doğanın haklarını koruyarak insan ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmanın önemini vurgulamaktadır. Bu planın uygulamaya geçmesi, hem Antakya hem de çevre bölgelerde güvenli, dirençli ve sürdürülebilir bir yaşam inşa etme yolunda önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Antakya Çevre Koruma Derneği, bu vizyonu hayata geçirebilmek için tüm kamuoyunun desteğini bekliyor.
3. Tarım Arazileri ve Zeytinlik Alanlar
Tarım alanlarının imara açılması, zeytinliklerin tahribi ve geleneksel üretimin kaybı; bölgenin gıda güvenliğini, ekolojik dengesini ve biyoçeşitliliğini tehdit etmektedir. Yanlış yer seçimi nedeniyle verimli tarım toprakları ve zeytinlikler, inşaat baskısı altında kalmıştır. Bu durum hem tarımsal üretimi hem de doğal yaşamı riske atmaktadır.
Çözüm olarak:
•Mevcut yasalar ve çevre düzen planları etkin biçimde uygulanmalı,
•Tarım dışı kullanımlara karşı denetimler artırılmalı,
•Ekolojik tarım ve küçük üreticiler desteklenmeli,
•Yerel tohum, doğal gübre ve sosyal güvence mekanizmaları sağlanmalı,
•Gençlerin tarıma katılımı eğitim, hibe ve uygulamalı projelerle teşvik edilmeli,
•Kooperatifleşme ile pazara erişim kolaylaştırılmalı ve kırsal kalkınma desteklenmelidir.
4. Milleyha Sulak Alanı
Bölgedeki sulak alanlar, kıtalararası kuş göç yolları üzerinde kritik durak noktalarıdır. Milleyha, taşkınları yavaşlatan, suyu süzen ve binlerce canlıya yaşam sağlayan bir doğal vaha niteliğindedir. Ancak insan baskısı ve özellikle deprem sonrası moloz dökümleri, alanı ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Koruma için:
•Kapsamlı bir yönetim planı hazırlanmalı,
•Biyoçeşitlilik ve su kalitesi en az bir yıl süreyle bilimsel olarak izlenmeli,
•Finansal destek mekanizmaları geliştirilerek koruma çalışmaları sürdürülebilir hale getirilmelidir.
•Kaçak avcılık ve insan baskısı azaltılmalı;
•Farkındalık programları,
•Gönüllü koruma girişimleri,
•Doğa tabanlı eğitimler ve
•Ekoturizm faaliyetleri ile bölgenin biyolojik zenginliği korunmalı ve tanıtılmalıdır.
5. Samandağ Sahil Şeridi
Akdeniz’in en uzun doğal plajlarından biri olan Samandağ kıyıları, nesli tehlike altında olan Chelonia mydas deniz kaplumbağalarının yuvalama alanıdır. Aynı zamanda korunması gereken kum zambaklarının yaşam alanı ve yerel halk için de değerli bir doğal mekândır. Ancak kıyı kenar çizgisinin ihlali, kontrolsüz yapılaşma ve habitat tahribatı, bu eşsiz ekosistemi her geçen gün geri dönüşsüz şekilde değiştirmektedir.
Alınması gereken önlemler:
•Kıyı alanı Deniz Koruma Alanı ilan edilmeli,
•Yeni yapılaşmalar durdurulmalı, mevcut yapılarla ilgili rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı,
•Doğal habitatlar onarılmalı ve ekolojik koridorlarla birbirine bağlanmalı,
•İklim değişikliğine uyumlu yönetim planları geliştirilmelidir.
Tüm bu süreçlerde yerel halkın bilgi ve deneyimi sürece entegre edilmeli; ortak yönetim mekanizmaları oluşturulmalı ve doğa koruma kültürü desteklenmelidir.
Proje Ekibi:Alıntılar
Nilgün Karasu (Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı)
“35 yıllık aktif olarak çevre mücadeleleri veren bir derneğiz ve bu süreç içerisinde bize çok görev düştü. Asrın felaketini yaşadık ama bunun yanında asrın ekolojik yıkımını da yaşadık. Depremde büyük yıkım oldu, şehir kurulurken mutlaka bir çevre vizyon planına ihtiyaç var. Bu sivil çevre vizyon planı bir ilk olarak Türkiye’de örnek olacak.” Asi Havzası için bu yol haritasına ihtiyacımız var depremden sonra havası solunabilir, suyu içilebilir, toprakları verimli, canlıları ile bir arada yaşayan, afetlere karşı dirençli bir Asi hayal ediyoruz.
Sera Tolgay (Hidrolog ve Şehir Plancısı)
“Depremler bize hatırlatıyor: Suyun değdiği yerler, yapılaşmadan çok korunması gereken, doğaya geri bırakmamız gereken yerlerdir. Nehir yatakları, sulak alanlar ve sucul ekosistemler, zeminin en kırılgan ve yapılaşmanın en elverişsiz olduğu alanlardır; ama aynı zamanda biyoçeşitliliğin de en zengin olduğu yaşam alanlarıdır. Bu topraklar yalnızca insanlar için değil; gökyüzünde süzülen göçmen kuşlar, kumlarında açan narin kum zambakları, dağlarında özgürce dolaşan ceylanlar (Gazella gazella), denizinde yuva yapan yeşil deniz kaplumbağaları (Chelonia mydas) ve Asi nehrinin kollarında yaşayan nesli tükenmekte olan sarı benekli kaplumbağalar (Emys orbicularis) için de bir evdir.”
Aysim Türkmen (ASİST Kent Antropoloğu)
“Asi Nehri Havzası, Akdeniz ile Ortadoğu iklim ve kültürlerinin birbirine değdiği eşsiz bir alan. Ancak nehir ve etrafındaki zengin birikimlere sırt çevrilmiş adeta. Dünya tarihinde çok önemli yer tutan bu havza gözlerden uzakta kalmış bir halde yaşam savaşı veriyor. Depremden bile daha acımasız tehditlerle karşı karşıya. 150 taş ocağı, havzada yaşamaya çalışan insan, zeytin ağacı, inek, balık demeden, binlerce çeşit varlığa tozdan göz açtırmıyor. Zeytinlikler buldozerlerle sökülüyor. Deniz kaplumbağalarının yuvaladığı kumsallarda parklar, ışıklı gezi yolları yapılıyor. Göçmen kuşların dinlenme alanlarında yollar açılıyor, soyları tükenmekte olan kuş türleri avlanılıyor.
Asi Çevre Vizyon Planı, bu eşsiz coğrafyada devam eden ama fark edilmeyen yaşam savaşına “lütfen bakın” diyor. “Hala geri döndürebilecek fırsatları kaçırmayalım” diyor. Birlikte yola çıkıp Vizyon Planı’nı Çevre Planı’na ve planları herkesin sahiplendiği Çevre Politikaları’na çevirmeye çağırıyor.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği Başkanı)
“Asi boyunca tanık olduklarım bana bir kez daha gösterdi ki insanlar sadece hayatta kalmak değil, yaşadıkları yere dair söz sahibi olmak istiyor. Asi Çevre Vizyon Planını ben bir İstanbullu olarak, İstanbul’a da taşımak, Hatay ve İstanbul’un ortak kırılganlıkları kadar ortak iyileşme gücünü de anlatılmasını, deneyimlerin paylaşılmasını isterim. Bu çalışma ancak kamu otoritesinin de sivil toplumla el ele vermesiyle gerçek dönüşümlere ulaşabilir.”