Cumhuriyet Halk Partisi’nden ihraç edilen Lütfü Savaş, partiden ayrılma kararına itiraz etti. Savaş, yaptığı açıklamada, bu kararın haksız olduğunu ve siyasi bir manipülasyonun ürünü olduğunu belirtti. İtiraz sürecinin başladığını duyuran Savaş, hukuki yollarla hakkını arayacağını ifade etti.
Savaş, CHP’nin içindeki bazı grupların kendisine karşı yürüttüğü kampanyaların etkili olduğunu belirtti. Bu süreçte destek veren partililere teşekkür eden Savaş, demokratik bir ortamda tartışmaların yapılması gerektiğini vurgulayarak, partinin geleceği hakkında endişelerini dile getirdi.
Savaş, Twitter hesabında “Bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak, terörle bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız” paylaşımından sonra 11 Aralık’ta partiden ihraç edilmişti.
Avukatı aracılığıyla mahkemeye dilekçe veren Savaş ihracın hukuka aykırı olduğunu, savunmasının da usulüne uygun alınmadığını iddia etti.
Savaş’ın dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Müvekkilim, ülkemizde son dönemde belediyelerle ilgili yaşanan soruşturma süreçlerinin olabileceğini çok önceden öngörmüştür. Esenyurt Belediyesi’yle başlayan ve Beşiktaş Belediyesi’yle devam eden terör bağlantılı kişi ve gruplara destek iddialarına ilişkin tehditleri kamuoyuna duyurma çabası bu sorumluluk bilincinin bir sonucudur.
Ülkesini seven, milliyetçi bir birey olarak bu tür durumlara sessiz kalmayı bir sorumsuzluk olarak görmüştür. Söz konusu belediye başkanlarının aday gösterilmeden önceki süreçlerde müvekkilim, dönemin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çekincelerini dile getirmiştir. Parti içinde bu konular görüşülmüş; mevcut genel başkan Özgür Özel de uyarılmıştır. Ancak bu uyarılara rağmen herhangi bir değişikliğe gidilmemiş ve bu kişiler aday olarak gösterilmiştir.
Bunun yanı sıra özellikle İstanbul seçimlerini kazanmak amacıyla DEM Parti’yle yapılan ittifak da müvekkilim tarafından eleştirilmiştir. Medyaya sızan bilgiler doğrultusunda bu anlaşmanın İstanbul ilçe belediyelerinin DEM Parti’nin etkisi altına girmesine yol açtığı görülmektedir. Bu bağlamda belediye başkan adaylarının kimler olduğu ve geçmişleriyle ilgili şüphelerin dile getirilmesi son derece doğaldır.
Müvekkilim parti içinde bu durumun daha fazla terör bağlantılı kişiyle ilişkilendirilmesinden duyduğu rahatsızlıkta haklıdır. Müvekkilim partisinin zarar görmesini engellemek ve bu tür tehditlere dikkat çekmek amacıyla bir sorumluluk bilinciyle hareket etmiştir.
Karara konu olan tweet aslında bir tespit ve son çare niteliğindedir. Müvekkilim, gelecekte ‘Bunları biliyordun, neden sustun?’ sorusuna muhatap olmamak adına doğru bildiklerini kamuoyuyla paylaşmıştır.”
Savaş kurultaya ilişkin soruşturmada da 25 Şubat’ta Ankara başsavcılığına ifade verecek.