Vedaların Susturamadığı Yürek

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Annesini kaybedene öksüz, babasını kaybedene yetim denir. Peki ya sevdiği dostlarını kaybeden ne olur? Bu sorunun cevabının bir kelimeye sığdırılamayacak kadar derin bir acıyı ifade ettiğini düşünüyorum.

Ben, 6 Şubat’ta hayatın bana sunduğu bu en kederli sınavın ortasında kaldım. O gün sadece annemi ve babamı değil, aynı zamanda sevdiğim dostlarımı da kaybettim. Her biri yüreğimde apayrı bir yer edinmişti. Anne sevgisinin şevkatini, baba desteğinin güvenini, dost yoldaşlığının sıcaklığını yitirdiğim bir günün ardından nasıl bir tanım bulunabilir ki bu kayba?

Her biriyle vedalaşamadığım, sarılamadığım, son bir kez konuşamadığım insanların eksikliği, her anımın içine sızıyor. Annem, şevkâtin ve sıcak bir gülümsemenin simgesiydi; babam, ayakta kalmamı sağlayan koca bir çınar gibiydi. Dostlarım ise hayat yolunda bana eşlik eden birer yıldızdı.

Bu kayıplarla boğuşurken fark ettim ki, insanın çektiği acıyı bir sınıfa veya tanıma dahil etmek mümkün değil. Çünkü acı, bireyseldir ve her yürekte farklı bir yankı bulur. Kimi zaman bir fotoğraf karesi, kimi zaman bir anının kokusu, kaybettiklerinizin eksikliğini size yeniden hatırlatır.

Şu anda bana düşen, bu acıyı hayatıma dâhil ederek, hatıralarımla ayakta durmaya çalışmaktan ibaret. Onları kaybetmiş olabilirim, ama sevgileri ve anıları bana hep rehber olacak. Belki de bu, kaybettiklerimize duyduğumuz borcun en anlamlı ifadesidir: Onları unutmamak ve yaşamızı onların anısına yaraşır bir şekilde sürdürmek.

İşte bu yüzden, sevdiği dostlarını kaybedene bir isim bulamıyorum. Ama şunu biliyorum ki, onların yokluğu yüreğimde asla kapanmayacak bir iz bırakıyor. Ve ben, bu izi gururla taşıyorum; çünkü o izler, onlarla paylaştığım sevgiyi ve paylaşımı şehitliyor.

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.