Antakya Ticaret ve Sanayi Odası, Hatay Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ile Hatay Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, 30 Kasım itibariyle sona erecek mücbir sebep uygulamasına ilişkin ortak bir açıklama daha yaptılar.
Antakya Saray caddesi eski Anadolu Restaurant önünde düzenlenen ortak basın açıklamasında, ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, SMMM Odası Başkanı Jale Marufoğlu ile HESOB Başkanı Aziz Fatih Yılmaz, 3 ay
uzatılan “Mücbir Sebep” uygulamasının 30 Kasım’da sona erdirileceğine dikkat çekerek, Hatay’ın bu tutumu hakmetmediğini dile getirdiler.
ATSO, HESOB VE SMMM Odalarının yaptıkları ortak Basın açıklamasında, “Hatay halkının, tüccarının, esnafının, muhasebeci ve mali müşavirlerinin her üç ayda bir süre uzatma telaşına girmesi ve bu gündemle boğuşması son bulmak zorundadır” vurgusunu yaparak istemlerini bir kez daha şöyle seslendirdiler:
“Şubat depremlerinden ağır yara almış bir şehir olarak; Hatay Bu Tutumu Haketmiyor!
İlimizin Ticaret ve Sanayi Odaları, Hatay Esnaf ve Sanatkar Odaları ve Hatay Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası olarak öncelikle belirtmemiz gereken şey, bu uzatma sürenin Hatay için yeterli olmadığı ve hayat her boyutu ile normalleşinceye kadar bu konunun yeniden gündeme getirilmemesi gerektiğidir.
Hatay halkının, tüccarının, esnafının, muhasebeci ve mali müşavirlerinin her üç ayda bir süre uzatma telaşına girmesi ve bu gündemle boğuşması son bulmak zorundadır. Hatay için “mücbir sebep” uygulamasının gerekçelerini oluşturan hiçbir sorunun 30 Kasım’da normale dönmemiş olacağını bu günden ön görmek hiç de zor değil.
Üçer aylık periyodlarla uygunsuz şekilde uzatılan “Mücbir Sebep” uygulamasının içeriği:
Verilmesi gereken vergi beyannameleri ve bildirimlerinin verilme sürelerinin,
Bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin,
Deprem tarihinden önce tahakkuk etmiş, ödeme süresi mücbir sebep hali ilan edilen süreye rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresinin,
Deprem tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi’nin uzatılmasından ibarettir.
Başta Hatay olmak üzere depremde ağır yara alan il ya da ilçelerin bunun çok ötesinde desteklere ihtiyacı olduğu çok açıktır.
Hatay’da yıkım, toz, inşaat ve korku iklimi sonlanana kadar; yatırım ve girişim ortamı oluşana kadar, işyerleri kendi yerinde açılıp, ticaret ve alışveriş olağanlaşıncaya kadar, barınma sorunu çözülüp, sağlık ve eğitim prefabrik olmaktan çıkıncaya, tarım ve hayvancılık verimli hale gelinceye kadar, insanlarımızın psikolojisi ile beraber ekonomisi de düzelinceye kadar deprem yaşamayan diğer şehirlerden ayrı tutulması gerektiğini aylardır ifade ediyoruz.
Bizler “mücbir sebep” uygulamasının uzatılmasını sağlamak için değil, ilimiz Hatay’ı ayağa kaldıracak, özel teşvik programları, hibe ve fon temin edilmesi ve tüm bunlar için özel bütçe ayrılması talebini dillendirmek ve bunlar için sesimizi duyurmak için mücadele etmek istiyoruz.
“Mücbir sebep” uygulamasının Hatay’da hayat gerçek anlamda normale dönünceye kadar ertelenmesi sağlanmalıdır.
“Mücbir Sebep” uygulamasının devam ettirilmesi bugün için tartışılabilir bir konu olmaktan çıkmıştır. Bizim için Hatay halkı için asıl gündem, asıl konuşulması gereken, ilimizin “Kalkınmada öncelikli İl” statüsüne alınması, Depremden ağır yara alan il ve ilçeler için özel teşvik programları, hibe ve fon temin edilmesi ve tüm bunlar için özel bütçe ayrılmasının yollarının bulunmasıdır.
Aylardır sürdürdüğümüz kampanyada söylediğimiz gibi: “Yıkılmış bir şehirde beyan da olmaz, vergi de alınamaz” ana talebini yineliyor ve bir kez daha yetkilileri uyarmak istiyoruz.
Yani söylenecek her şey söylenmiş, ulaşılması gereken ilgili olan herkese ulaşılmış, gerek diplomatik ilişkiler, gerekse demokratik tepkiler uygun araçlar ve uygun söylemlerle hayata geçirilmiştir.
Bizler uğradığımız tüm bu maddi ve manevi yıkıma rağmen üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalıştığımız gibi, bu süreçte ihtiyaç duyulacak her konuda fedakarlık yapmaya da hazırız.
Ancak, bilinmesini isteriz ki, hakkımız olanı istemekten de, mağduriyetimizin giderilmesi için kamuya düşen sorumlulukları ve gerekli desteği talep etmekten de bir adım geri durmayacağız!
Her şeyini kaybetmiş Hatay halkının umudunu büyütecek müjdelere ihtiyacı vardır.”